30 Eylül 2007 Pazar

Conwerse... güzel şey ya


'sevgilide olurmus converseler
'



'rockçı şeeyyy
'





'hooşşşmuşş ama okula almazlar kiee =)
'






'benümkünden...
'




'i love converse tooooooo
'



'hhiiiiiiii buu çoooooooookkkkk güüüüüüzzeeeeellllll
'

üşeniyorum öyleyse yarın !

çok severim bu lafı accaayiip hemde ama annesi tarafından ''elden kalan eli gün kalır'' mantalitesiyle yetiştirilmiş bi varlığım.

yinede çok severim bu lafı üşeniyorum öyleyse yarın arkideş ! Ki böyle diye diye bi çok şeyi özelikle okulda sene sonuna kadar sarkıtmış sonrada önemini yitirdi diye tekrar yapılması istenmemiş biriyimdir (dönem ödevlerinde işe yaramıo amk!)

odamı toplamak için üşenir yarın anne yarın yaparım derim ertesi haftaya sarkar
kitaplığımı temizlemeye üşenirim uzun iş diye 3 ay sarkıtırım onuda sora mecburi yaparım.

üşengeç bi nesil yetişiyo dikkat etmek lazım iyi bişe değil bu, önüne geçmek, üşengeçlerin kökünü kurutma derneği kurmak lazım ama şimdi onla uraşamam yarın bakarız...

üşeniyorum öyleyse yarın...

PS: Üşensemde sorumluluklarımda üşengeçlik yapmam (dönem ödevleri hariç ) sorumluluklar önemlidir unutmamak lazım.

Program kardeşim program !!!



YanLıŞ ßiLmek ayıP deiL !! YanLıŞı 50 kere yanLıŞ yapmak ayıP !! Sana SesLeniyorum Ayten HoCaaa POROGRAM deiL PROGRAM !!!!

aahh aytenciğim aahh gerçekten çok yalnış yapıyorsun yaahuu

kınıyoruz anacım sizi

gülüyoruz hep çakmıyorsun bi türlü

kişisel eylemi yapıyoruz görmüyorsun diye bi işe yaramıyo

sen gene devam pOrogram demeye

diksiyonsuz gaSteci nolcek !

PS : gaSteci deil gazeteci diyeni vururum bende biliyorum benden çok diksiyonu seven yoktur!
PS2 : ulvi kırmızı slogan cümlesi için 9C den dolayı bizim olan Mert'e teşekkürler...
PS3 : PS de neymiş güzelim türkçe not yazmak varken diyenide vururum ben öyle yazmak istiyorum yoksa bende not yazmasını biliyorum hıııhh !!

Cehennemden Cennete

Cehennemden geldim cennete gidicem
Seviştiğim dünyayı da yanımda götürücem
Acılarımı gömdüm
Günahlarımı yaktım
Dövüştüğüm sevdaları
Aşkında büyütücem

Şeytanımı öldürdüm bebeğimi büyütücem
Yandığım dünyayı da kalbimde küçültücem
Denizleri taşırdım bulutları delicem
Şişedeki küllerimi topraklara serpicem

"Hadi uyu... güzel düşler gör... hadi uyu"

Dikenlerle oynaştım
Güllerimi öpücem
Kurumayan dudağımı yaralara bölücem

Yalanlardan dumanlandım ben
Doğup batmakta hep takıldım kaldım
Kavgalardan bulandım ben
Batıp doğmakta hep yalanmış baldım

27 Eylül 2007 Perşembe

Yasaklar Delmek İçindir...


Okulumzun demirbaşları :

- Sıralar...
- Kara (olmayan) tahtalar
- Kurallar
- Öğretmenler
- Sabah denetlemeleri
- Tuvaletlerde içilen kaçak sigaralar
- Gömleeeeni topla çığırtkanlığını duymamak için giyilen hırkalar

Yine böyle hırkadan piştiğimiz bi anımıza denk geldik ve sınıfın kapısını açtık hocanın nezaretinde ama gelin görün ki kimliği belirsiz bi şahıs çaktırmadan ama çokda gözümüze sokarak kapıyı kapadı (drrraaaannnnn ilk şok! )

Hoca : Aaa! kim kapadı ya kapıyı?
Öğrenci Milleti : Terbiyesiiiizz aa bakiim mi kim olduğuna hocam aaa ama...
H : Git bak bakalım kimmiş
Ö.M : şeeyy hocaaam Kamil hoca kapılar kapansın emri vermiş nöbetçi milletide kapamış
H : Hiç bizi düşünmüyolarki ya sıcaktan pişiyomuyuz noluyoruz aç aç kapıyı
Ö.M : ee ama hocam kamil hoca yasak tarzı (ık mık )
H : aç yahuu yasaklar ne içindir delinmek içindir aaa ( dıpdırırırırım ikinci şok! )

Sonuç : Kapı açıldı sorun çımadı ama dersin sonu gelmişti...

PS: Yok ps ms aaa ii alıştınız sizde bu notlara asabiyim bu aralar idare edin
Mert : ireemm hayırdır bişe olmuş senin konuşmana ecelik gördüm sende
Ben : yuuuooo iiim ben yaa eeeecelikten deil o winsssstoon çarptı ondan oo ondan

Asabiyim winston çarptı ayagınızı bana göre uzatın döferim !

25 Eylül 2007 Salı

üşüyorum da...

şiiirlerin baydığını söleyenler
okul komedilerini geri isteyenler
hocalarımızı makaralarımızı merak edenler
haftasonu bitti ve ben

DÖNDÜMMM..


Her haftasonu biraz da edebi-yatalım arkadaşlar boş geçirmeyelim hayatı görüşündeyim şahsen ben açıkçası sizde sormuorum benim blogum nede olsa niiiahahahahah (cadı çığlığı efektimide verdim ohh). Katlancağnız artık şair gömlekli adamın kızının şair geninden kopanlara...

...ve bugün sosyoloji sosyoloji yarıldık ilk iki derste gerisi boştu zate

Ders sosyoloji ve hocacığımız toplumdaki değişimlerde biz nasıl etkili olabilirizin beyin fırtınhasını yaptırıyodu bize herkese teker teker fikrini soruyodu...
Derken söz Dctr'mrt' e geldi ve ''Sohbethaneler kurardım'' dedi hoca güldü arkasına ''bunu görsede bizimiler beni evlatlıktan rededse'' diye ekledi.Bunun üzerine hocamız nasıl ilişkilendirdiğini anlamasak bile çok güldüğümüz şu anektodu anlattı :

Bir akşam baba kutupayısı ile yavrusu kutuplarda yürüyüşe çıkmışlar. Yavru kutup ayısı babasına '' Baba büyükbabamda bi kutupayısı mıydı ? '' diye sormuş. Babada hepimizin beklediği gibi evet oğlum demiş yürüyüşe devam etmişler. Fakat yavru kutup ayısının soruları hiç bitmiyomuş. Baba büyük babamın babasıda kutup ayısımıymış peki dedimin dedesinin dedeleri... derken baba kutup ayısının sabrı taşmış. ''Oğlum... Sen niye bunları bana sorup duruyosun?'' demiş. Cevapsa traji komik :

Baba ben üşüyorum da.... (perde kapanır seyirciler gülmekten kırılırlar)

beyin fırtınası bi süreliğine yalan olur ama tamamen yırtamadık maalesef çok güldük yetti bize

PS: Böylece bedduamızdaki '' çölde kutup ayısı '' ibaresinin hiçde mantığa aykırı olmadığını hatta o kutup ayısının çöle çıkış hikayesinin ne olduğunuda öğrenmiş olduk =)

24 Eylül 2007 Pazartesi

Aklımın İplerini Saldım...



O giderken biran durup peşinden baktım....

Bazen sık sık söylüyorum bunları... Yine aklımın iplerini saldım yine coştum koptum yine yine yine yine...özelliklede Yüksek Sadakat bu kadar güzel anlatmışken aklının iplerini salınca neler oldugunu neden saldıgını...

Garip, güzel, heyecanlı, atraksiyonlu ekşınlı bi 3 ay geçirdim şu tatilde iyiki yaşadım herşeyi hepsini.

Ama şimdi nedense daha çok salıyorum aklımın iplerini hele de son 2 bucuk aydır... Çünkü galiba eminim ben ne kadar salarsam salıyim aklımın iplerini mert biri toparlicak hepsini ben aklımın iplerinde asmadan kendimi...

23 Eylül 2007 Pazar

Beşlik 1***

***** cuma günü çıkışta busemin kehaneti gerçekleşti Mert çıkışa geldi yoldan geri döndüm...

**** yanımda Doğukanı görünce kimdi o yanındaki insan azmanı dedi doukana yeni bi yorum gelmiş oldu...

*** cumartesi gecesi anneannemi acile kadırmışlar rüyamda görüpde aramasam bizim ailenin haberi olmicaktı...

** Pazar bugün ve ben pazartesi dışarı çıkabilmek için eşşek gibi ev işi yapıorum birazdan ananemi görmeye gidices

* Pazartesiye Allah kerim keyfimiz yerinde modüllerle ugraşıoruz ve felsefe kitaplarımızı araştırıoruz

yeniden döniciğim uzun zaman ara veremem buralara canlarım ;)

22 Eylül 2007 Cumartesi

Gecenin içinde...

Gecenin içinde...
Ağlıyorum
Durduramıyorum gözyaşlarımı
Hıçkırıklardan boğularak
Sitem ediyorum hayata
Kimse duymasın diye...
Ellerimi hıçkırıklara siper etmişim...
Her şeyim gibi bu da sessiz sedasız...
son bulsun istiyorum
gözlerimdeki yaşlar
son bulsun benliğim
zamana hapsolmuşluğum
dageçmişin anıları gece gibi çöküyor üstüme
bir türlü yazamadığım gelecek günlerin
hayallerine ağlıyorum
gecenin içinde...

20 Eylül 2007 Perşembe

Yeşili Duydu mu Uyurdu...

Baktıkça çoğalır yıldızlar gecede
Parmaklarınla sayılmaz;
Kimi duyulur,kimi duyulmaz,
Dinledikçe çoğalır gecede,
Sesler gelir,
Ya hızlıdan, ya yavaştan.
Her şey kendi dilince konuşur;
Karanlık örtse de üstünü
Gecede devam eder renk renk
Ağacın dalında, rüzgarda;
Her şey kendi rengince konuşur.
Gözlerini kapatır beklerdi;
Yaprağa benzer ellerini, avuçlarını uzatır,
Beklerdi işitinceye dek
Ağacın dalında, rüzgarda;
Yeşili duydu mu uyurdu
Rüyasında...
________CANDÜNDAR ________

PS: tüm yeşil ve CANDÜNDAR severlere =)

Sızı

sızıyorum sanki
içeri.. derinlere..
zor
dışarısı mı içerisi mi daha zor
ayakta durmak
nerede olursan ol devrilmemek lazım
öyle mi gerçekten yoksa hepsini unutmalı mı
hem yaşamak niye aramadıktan sonra
cam
ayağa kalkmak yoksa hep ayakta mıydım
daha dik durmak öyleyse daha çok anlamak
o niyeyse
başka seçenek?
belki
daha derine...

BOM!!!

Aman korkmayın bu bizim grubun geleneksel oyununun adı. Kişi sayısına bağlı olarak kağıtlara ne yazıldıgı artan ve her çeşitten 5 tane yazıla bi oyun çoğunuz biliosunuzdur. Diyelim 5 kişisiniz 2 den fazla olmanız lazım bu arada ve meyve adı yazasınız geldi ki envayi çeşit şey yazılabilir (sebze,yemek dizi isimlerinden tutunda dondurma oyun renk hatta gruptaki herkesin sevgilisi varsa onların isimlerine kadar hersey yazılabilir) aynı boyda ve cinsde kağıtlara her isimden 5 tane olcak şekilde 5 kişi olundugu içinde 5 farklı isim yazılır, katlanır. Katlanan kağıtlar karıştırılarak 5 kişilik grubun önüne atılır ve kaplan misali herkes 5 kağıt kapar.

Kağıtlar açılır herkes elinde kendine göre fazla ve gereksiz gelen kağıdı yere kapalı şekilde koyar aynı anda yanındakine verir ve kağıt değişimi gerçekleşir. Böyle böle bi döngüyle aynı isimden olan 5 kağıt bi kişide toplanmaya çalışılır. İlk 5 liyi tamamlayan BOM! Diyerek elini ortaya koyar ve yine oyuncular kaplana dönüşerek ellerini bom yapanın üstüne koymaya çalışır. En yüksek puanı bom yapan alır 2. el kimdeyse 2. en yüksek puanı o alır falan falan öle sona kadar gider. En düşük puan 25 dir kişi sayısına göre en yükseği ayarlayın artık onuda kendiniz yapın =D

5 kişilik bi grup olaraktan bugün ki boş 2 dersimizi bomla değerlendirdik ve gülmekten kırıldık. Herkesin elleri birbiriyle kaynaşınca korkup elini uzatıp önce sora geri çekenlermi canı acıyınca 2.likten vazgeçenlermi parmakları birbirlerinin eline kenetlenenlermi neler neler oldu bugün ve şunları anladık :

- Asla bom oynarken soda içmicek yada içsen de yakınına koymicakmışsın devrilebiliomuş
- Sınıf gibi sizden başkalarınında olabiliceği ortamlarda ama genelde ne yaptıgınızın göründügü ortamlarda oynamicakmışın deli sanabiliolar ama geniş, masaların uzak oldugu bi yerde oynarsan çok eğlendiğin düşünülebilir dengeyi ayarlamakda zor oluo biraz
- İzleyici almamak gerekiomuş canı çekebiliomuş
- Gamzeyle oynamamak gerekiomuş önde gittiği halde mızıkçılık yapıo
- Eceyle oynarken nazik olmak gerekiomuş çünkü o minicik bi ecicik

E hadi bakalım iyi oyunlar ama dikkat edin kağıtlar yıpranabilio ve sorun olabilio yani bu oyun abartıya gelmio

…ve uzun bi aradan sonra ‘‘Beden Eğitimi’’

Beden dersinden açıkçası nefret ederim. Tamam spor yapmak iyi bişey ve hayatımızda önemli bi yerde olmalı sağlığımız açısından ama bunun bi ders olarak bana ne gibi bi faydası olabilir ki? Açıkçası ben sıkılmıştım artık boynumu kırma tırsmaları arası takla atmaya çalışmaktan kasmayın kardeşim bizi topumuzu oynayalım eğleneli derslerden dolayı oluşan stresimizi atalım neyinize yetmiyo yaw aaa ama.

Buna bi dur dercesine geçtiğimiz eğitim yılında beden eğitimi isimli iğreti dersimiz yoktu ve çok da mutluyduk hani. Bu sene ne geldiyse yönetimin başına mesleki eğitimden de öte olan artık dal eğitimlerimizi alıcağımız bu yıl beden eğitimimiz var! =O feciii yaa şoktayız sıçışlardayız o lacivert gözlere bakakaldık bugün bu adam ne diiiyyiiii?? diyerekten.

İlk beden eğitimi isimli tiksinç dersimizi bugün yaşadık ve memnun olmadığımız bu durumda bile somurtmadık hatta çok komik de bişeyi ortaya çıkardık:

Bir önceki gün tarih dersinde tarih öğretmenliği isteyen ve ondan önceki günde Sayfa Düzeni dersinde grafikerlik isteyen arkadaş bugünde beden dersinde beden eğitimi öğretmenliği istediğini söyleyince benim şaşkınlıkla sende her şeyi istiosun dememin arkasına tüm sınıf koptu ve benim cümlemi hoca duymadı. Herkes gülmeye baslayınca hoca aval aval kaldı ve o arkadaşın bedenle uzaktan yakından alakası olmadığı için güldüğümüzü düşündü. Bu arada birde öğrendik ki önceki sene de aynı arkadaş hostes olmak istiyomuş (buradan da cinsiyeti çözdü çakallar yada ben böle diyerek herkesi uyarmış oldum hasss…). Bunun üzerine bize 10 katı girdiği için 10 katı fazla gülmeye başladık ve hoca hayata küsme boyutuna geldi biz dahada güldük. E tabi hocaya durumu açıklarken biraz daha güldük bizde gülmeye dünden hazırmışız maşallah ii güldük ama. O arkadaş haayylaa yetenek sınavında 4 yıllığı kazanırsam beden eğitimi öğretmeni olucam da dilimi geliştirebilirsem hostes olmayı hala istiorumda bilmemne diye saydırıo orasıda ayrı bi durumdu

PS: bu arada küçük Emrah gibi olan sadece Yasemin hoca değilmiş bedencimizinde hiç kalemi olmamış onu öğrenmiş olduk =)
PS2: Beden Eğitimini sevmesemde hoca benden büyük bi sempati kazandı lacivert gösleri ve 15 Temmuzda evlenmesiylen tabi gamzede fırsatı kaçırmadı aaa hocam buda o tarihde sevgili buldu kendine diye çığırdı eşşoğlusu... yinede seviorum şu köpeği =)

19 Eylül 2007 Çarşamba

'Yaprank Dökülüşü'

Hepimizin de bildiği ve çoğumuzun severek izlediği bi dizidir yaprak dökümü ama kardeşi nedir bu böle yaa ağla ağla canımız çıkıo bee… Bunun için bizde oturup makaradan sorumlu espri başbakanımızla bi toplantı yaptık ve Yaprank Dökülüşü’nü oluşturduk… Tamamen orijinine sadık kaldık hatta biraz daha acı bi son yazdık madem insanlar bunu izlemeye katlanabiliolar bide bunu denesinler kahırlarından ölsünler diye…

Doctor’mrt’ yapım sunar

------Yaprank Dökülüşü------

- Baba Ali Rıza Bey = Kendisi rahim kanserine yakalanıyor efendim bunu duyunca felç geçiriyor zaten…
- Anne Hayriye Hanm = Tımarhaneye yatırılıyo iyice sıyırmış üvey annelerin bile sınırlarını zorlamaya baslıyo
- Ağabeyi Şevket = Çalıştığı bankayı soyuveriyo ve hapse giriyo
- Küçük kız kardeş Necla = Maalesef kötü yola düşüyo
- Ortanca kız kardeş Leyla = Akibeti belli değil henüz bizde kalıyor kendisi aynı diğer aile fertleri gibin…

Ferhunde, Fikret, Ayşe, Sedef henüz ne olduguna karar veremedigimiz karakterler karar verince bi hatırlatmayla tekrar projemize dönüciğiz =)

9 Çokomel BİM’de 1 Milyon

Cimri muhabbetlerini çok yapan öğrencilerini ödüllendirmek için en ucuz çukulataları seçen ve genellikle Bimden alısveris eden bi kişiliğe bürünür bazen Zübeyde Hocamız. Aslında öyle olmadığını hepimiz bilioruz onun ama 1 yılı aşkın süredir aramızda oluşan bu espri resmen üstüne yapıştı Zübeyde Hocanın. Rahatsız değiliz ve gerçek kişiliğiyle karıştırmıyoruz aksine birer bimci Zübeyde’ye dönüşüyoruz bazen.Giderken bimden hepimize mum alıcagını söylemişti bi keresinde çünkü onu mumla aricakmışız.Yeni çukulata ödülünün petitoya cevirdigini açıkladı ve son bombayıda şöyle patlattı :
- Geçenlerde müthiş bi kampanya vardı inanamadım arkadaşlar 9 çokomel bir pakette bir arada ne kadar dersiniz? 1 milyon ya

Saygılar efendim =)

Zamanda çalışasın inşallllaaaahhhh

Hoca = sen kansızdın diiymi cnm kan sayımında falan az çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam
Ece = yooo hocam yanlış hatırlıyosunuz
Mert = gayette kanlı hocam o
Gamze vapirlerin saldırısına uğrayan başkasıydı hocam
Sınıf = puhahaahahahahahahahhahahahah

Şeklinde başladık bugün güne…

Gazeteci duamız oldu ‘‘Zamanda çalışasın inşallaaaahhhhh’’ tarzında ve ‘geber emiii’ edesıyla söylenen

Doctor’mrt’ günlük gazete alma görevlisi olunca kaprislere başladı ‘Masraflarımıda karşılayın sadece gazte parasını verip gaçmayın motor istiyorum ben zor oluo gidiş geliş gekstra ihtiyacımı karşılayın gaçınmayın’ diyerek yine tüm grubu kopardı ama babayı aldı...

Veeeeee Aydın Doğan’ a rakip çıkabilicek bi kişilik haline dönüştü bugün babam.Hiçbişey olamazsak okulun elentrikçisi oluruz elenktrikçinin yanında işe gireriz diyince bende okulun elektrik işlerini babam yapıo onun yanında staja gireriz dedim ve espri o saniye oluştu. Mert :
- İremin babası hepimize kucak açtı bizi yanına alcaak Aydın Doğan gibin adam valla.Dedi ve yarıldık hocayla beraber =)(=

Yasemin Hocayla ilk günümüzdü. Her zaman için gelen İngilizce öğretmenlerinin birdenbire İngilizce konuşarak girmeleri garip olur ama hepde öyle girerler buna rağmen garipsenir. Yasemin Hocada öle girdi ve dersin tamamını nerdeyse İngilizce konuşarak geçirdi. Fakat bi ara ders kitaplarından konu oldu ve bi yarayı deştiğimizi anladık

- Geçen sene benim hiç kitabım olmadı. Binlerce kere istememe rağmen bana hiç kitap yollamadılar o yüzden bu sene buna güvenemem
Sonra bi saniyelik bi duraklama yaşadı ne dediğinin farkına vardı heralde ve o ara bizde küçük emrahdan bozma gibi olan bu cümleye karşılık kahkahayı patlattık. Allahtan kırılmadı bize çok güldük die...

Zübeyde hocayla devam ediciğim efendim =)

18 Eylül 2007 Salı

çatlak bi yıl daha başladı...

...ve sezon başlar... Okullar açılır siyah pantolon beyaz gömlek kombinasyonuyla satış elemanı kılgında okulun yokusu inilir... Eski hocalar görülür sevilenlerle özlem giderilir arkadaslarla zaten yapısık ikiz moduna alınmış şekilde gezilir... Çok muhterem pek sevimsiz bi o kadar alay edilesi fotocumuz Gökhan Gök beyfendi fellik fellik Gamse trafından aranılır bulunmazsa kankaların başının eti yenir bizde okulun ilk günü böyledir...



Birbirimizi bırakıp okulu terk ettigimiz o haziran gününden bu yana pek çok şey değişmiş. Hem dostluklar açısından hem olgunlasma açısından hem de mutlulugun boyutlarında pek cok yenileşme hareketleri yaşanmış... 3 aydır süregelen ve safları kişiye göre değişen Haçlı Seferleri bitmiş herkes amacına ulasmıs...



** bu senenin ilklerini sıralayalım hemen


ilk sevincimiz = Günnazımız aramıza geri geldi
ilk sıkıntımız = günnaz kimle nerde oturucak (ki hala çözülmüş deil)
ilk paniğimiz = bu daldamı kalsak dier sınıfamı geçsek
ilk hüznümüz = Mervesiz kaldık bi yerleri yemedi yazılı basında kaldı
ilk şokumuz = Aynur Hocamızın o güzide hatunun emekliliği (emekli dedigime bakmayın cok seker ve hos bi bayandır kendisi)
ilk bedduamız = çölde kutup ayısı ***sin seni (told by doctor'mrt')
ilk inanamayışımız = Gamze hafta sonuna çok var dedi ve gayepten geldigini sandık o sesin
ilk oyunumuz = meyve isimlerini yazdıgımız 5 kişilik bom oyunu
ilk hırpalanmayı = Ece yaşadı her zamanki gibi minikliginden kaybetti
ilk makara yapılan hoca = makaralar kralı fotocumus Gökhan hoca
ilk sinir krizi = ‘’bunlar niye yan yana oturuyolar yaa ne yüzsüz nasıl da dedi ‘oturabilir miyim?’ dedi aayyyy eziiikk’’ cıglıkları basan gamseden geldi
ilk lakap = Damlaya siyah saclarından dolayı kara kedi dendi
ilk igrençlik = Mert’in kekstrayla sevişmesiydi ( ıyyhhkk )
ilk benzetme = Bülent hoca kekstra reklamındaki ‘Gürbüz’e ’ benzetilerek reklam sarkısının söylenmesiyle oldu

Kısa bi süre sonra yılın enleriyle geri dönüces önce bi yuvarlak masa toplantısı =)